13 Eylül 2010 Pazartesi

Örme teknolojisinin gelişimi

Rahip William Lee’nin 1589’da icat ettiği çorap örme tezgâhı, örme teknolojisinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Bir inch’de 8 adet kancalı iğnesi olan bu tezgâh ile koyunyününden basit yapılı çoraplar üretilebiliyordu. İpeğin elde edilmesiyle bir inch’de 20 iğnenin kullanıldığı örme tezgâhı geliştirilmişti. O günün şartlarına göre üretim maliyetini günde 10 pounda düşüren bu tezgâhın geliştirilmesi, el örgücülerinin işsiz kalma korkusuna düşmelerine neden olmuştu. Bir örmecinin bir çorabı örmesi iki gün sürerken bu tezgâh sayesinde bir saatte bir çorap örülebiliyordu. İşçilerin isyanından korkan yönetim, Lee’nin makinesinin patenti için yaptığı başvuruları geri çevirmişti. İlk ipek örme çorapları giyen Queen Elizabeth I’in (1550-1561) inceliği, esnekliği ve rahatlığından çok etkilendiği için bir daha asla dikilmiş dokuma çorap giymediği bilinmektedir. Avrupa’nın büyük bölümüne İngiltere’den ihraç edilen örme çoraplar, çok pahalı olduğu için sadece zenginlerin ulaşabildiği bir üründü.
‘William Lee 1611’de Fransız Pierre De Coux ile bir anlaşma imzalayarak, Fransa’da yün ve ipek çorap üretimi yapmak üzere dokuz örme makinesi ve örme işçileri göndermişti. Makinesinin patentini 1612’de Fransa Kralından alabilmişti. Ancak IV. Henry’in tahta geçmesiyle Fransa ile yapılan iş anlaşması iptal edilmiş ve William Lee için idam cezası çıkarılmıştı. Bu nedenle hayatının geri kalanını Paris’te geçirmek zorunda kalmış, araştırmalarına burada devam etmişti.
William Lee’nin buluşu olan kancalı iğne ve platin sistemleri, örme makinelerinin temelini oluşturmaktadır. Onun buluşları sayesinde 1769 da yuvarlak örme makinesi ve hemen ardından ilmek transferi yapabilen, çift iğne yataklı düz örme makineleri geliştirilmiştir.’
Crane ve Porter tarafından nakış desenlerinin örmeye uyarlanması amacıyla, örme makinesine ilave kılavuzlar eklenmesiyle ufak bir proje olarak başlayan ve ilave kılavuzların çözgü iplikleriyle beslenmesi yönteminin geliştirilmesiyle ortaya çıkan ilk çözgülü örme makinesinin patenti 1775 yılında alınmıştı. Çözgülü örmede gerçekleşen iki büyük buluştan biri Dowson’ın kılavuz raylarına hareket veren disk sistemini geliştirmesi, ikincisi ise Brown’ın çözgüden beslenen iki farklı kılavuz rayına ayrı ayrı hareket veren sistemi geliştirmesiydi. 1807’de S. Orgill, geliştirdiği 72 inçten daha geniş kam kontrol sistemli makinesiyle, dakikada 30 kurs üretim kapasitesine ulaşmayı başarmıştı.
Örme endüstrisinde 1810 yılına kadar yaşanan hızlı gelişim, bu yıldan sonra arz talep dengelerinin sağlanamaması nedeniyle 19.yüzyılın ikinci yarısına dek duraklamıştı. Bilgisayar sistemlerinin ilerleyişi çözgülü örme tekniğinin de daha hızlı ve verimli üretime ulaşmasında önemli rol oynadı.
Türkiye Tekstil tarihi konusunda yapılan araştırmalarda; Cumhuriyet dönemine kadar örme endüstrisi konusunda bir bilgiye rastlanmamıştır. Cumhuriyetin ilk kırk yılında sanayileşmenin hızlı gelişimi sürecinde, yünlü kumaş üretiminde trikotaj adı verilen atkılı örme makinelerinin kullanıldığı görülür. ‘Hazır giyim fabrikaları büyük çoğunlukla İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük kentler çevresinde toplanmıştır. Konfeksiyon giyim olarak geçen bu sanayi alanına trikotaj (örme) sanayi de dahildir.’